Sizleri de Bağcılar meydandaki, Ramazan Çadırlarımızdaki yerimize bekliyoruz Rasûlullah (sav) buyurdular: Öyle bir devir gelecek ki, insanoğlu aldığı şeyin helâlden mi harâmdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.” (Buhârî, Büyû, 7, 23)

Sizleri de Bağcılar meydandaki, Ramazan Çadırlarımızdaki yerimize bekliyoruz
Rasûlullah (sav) buyurdular:
Öyle bir devir gelecek ki, insanoğlu aldığı şeyin helâlden mi harâmdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.” (Buhârî, Büyû, 7, 23)

Asr-ı saâdetten sonra Resûlullâh (sav)’in izini adım adım takip eden Allâh dostları, haram lokmadan son derece uzak durmaya çalışmışlardır. İbrahim Ethem hazretlerinin başından geçen şu hadise bu mevzunun ehemmiyetini göstermesi açısından pek ibretlidir. O şöyle anlatıyor:

Bir gün Beyt-i Makdis mescidinde, vazifeliler çıkarmasın diye hasıra sarınıp yatmıştım. Gece yarısı olunca mescidin kapısı açıldı, içeri bir pîr girdi. İki rekât namaz kıldıktan sonra arkasını mihrâba dönerek oturdu. Oraya kırk kişi daha geldi. İçlerinden biri:

– Burada bir kişi yatıyor, dedi. Pîr gülümseyerek:

– O İbrahim Ethem’dir. Kırk gündür kıldığı namazın tadını bulamaz, dedi. O sözü işitince dayanamayıp pîrin huzûruna geldim. Selam verip:

– Allâh aşkına, benim bu hâlimin sebebi nedir, diye sordum. Şöyle dedi:

– Falan gün Basra’da hurma satın almıştın. Bir hurma yere düştü, kendinin zannederek onu da aldın. Hâlbuki o senin değildi. Bu sebeple mâneviyattan yüz fersah uzak düştün, dedi.

Hemen gidip hurma aldığım kimseyle helalleştim. Bu durum ona da çok tesir etti ve infâk sâhibi sâlih kimselerden oldu. (Attâr, s. 122-123)